17 Aralık 2014 Çarşamba

Kuzularim 1 yasinda


Hayatimda hic birseyi sizin kadar cok istememistim.
Vucudumdaki anormal isi artisi varliginizin ilk ipuclari olmustu bana. Daha once olumsuz sonuc veren testlerin cevabindan bu sefer emindim. İlk ogrendigimde heyecandan uyuyamadim. Kan degerlerinin yuksek olmasindan dolayi doktorumuz ikiz olabileceginizi soylemisti ama henuz cok minik oldugunuz icin ultrasonda gorunmemistiniz. Kosa kosa babaniza gittim, arabadayken soyledim sizi ona. Biz sizi uzun zamandir bekliyorduk. 
İlk mujdeyi teyzenize verdik. Havalara uctu. Bodrum tatilimizde birlikte gittik doktora. 2 hafta daha buyumustunuz ama hala cok kucuktunuz. Ordaki doktor amca once bir tane sandi sizi sonra iki diyebildi. Babaniz sizin 3 tane oldugunuzu gordugunu doktora soylemisti ama doktor amca galiba ihtimal vermedi. Sizi tatil boyunca iki tane sandik. Sonra İstanbula kendi doktorumuza gittik ve 3 tane oldugunuzu ogrendik. Babaniz ben demistim dedi. Ben guldum. Ne sasirdim ne de napicaz biz simdi dedim. Hic dusunmedim, bir an bile sizi birbirinizden eksik istemedim.
Aile buyuklerine; "siz torun dediniz, alin size 3 tane" dedik. Once saka zannettiler. Sonra geldi mutlu, heyecanli bekleyisler. 
7. Haftada küt küt kalp atislarinizi duyduk. Bu kadar guclu kalp atislari, guclu bebeklerin olurdu bence. Buyuk doktor amcalar risklerden bahsetti. 3 bebek hamileligi zor dedi, saglikli dogmama ihtimalleri var dedi. 13. Haftaya kadar karar verin dendi. Bizimse kararimiz belliydi. Ya hep ya hicti! 12. Haftada 2 erkek 1 kiz oldugunuzu ogrendik. Aslinda sadece saglikli olun yeterdi ama hem kizin hem de erkeklerin tadindan yenmezdi:)
İlk haftalar calismakla gecti. Hatta gebze'deki bir cekimimde sizi biraz yordum sanirim, biraz zorlu gecti. Her kontrol ayri bir heyecanla gecti. Kac gram olmustunuz, boyunuz ne kadardi, o minik eller sizin miydi? Uzun ama zevkli gecen ultrason kontrolleri. Onceleri ayni ultrason goruntusunde gorunen, sonralari gittikce buyuyen ve ayri ayri gorulebilen 3 ayri kese. 
20 eylul dogum gunum, hayatimin en anlamli hediyelerini vermisti Allah bana. Son kez kisa bir tatil yapalim dedik, 2 gunlugune Agva'ya gittik. Sahilde babaniz bizim fotograflarimizi cekti, cok eglendik.
20. Haftadan itibaren beklenen zorluklar kendini gostermeye basladi. Once servikal yetmezlik bas gosterdi. Cok tedirgin olduk. Hemen yurtdisindan bir aparat getirttik. Artik bundan sonra ayakta kalmak yasakti bana. Anneanneye gidip bir guzel yatip dinlenecektik. Hedeflerimiz vardi. Once 28. Haftayi sonra 32 ve insallah 34. Haftayi gorebilmek. Bunun icin herkes elinden geleni yapti cunku herkesin inanci tamdi ve sizi cok istiyorlardi. Anneanne ve dedeniz bize cok iyi bakti.Mahir dayiniz meyve sulari sıkıp bol vitamin icirdi bize.
Babaniz bu surecte ulasabildigi tum kaynaklari okudu, tedirgin ve endiseli gunler gecirdi. Üçüz gebelikle ilgili uzmanlasti resmen. Bana yemek programi hazirladi. Normalde yemek konusunda secici olup, et, kofte yemeyen ben gunde 250 gr et yer oldum. Yeter ki size yarasin diye. Haftalar gecsin size saglikla kavusalimdi tek dilegimiz.
Son haftalara dogru bir de gebelik kolestazi cikti basimiza. O ne derseniz, safra enzimleriyle ilgili bisey. Butun gece deli gibi kasindiran bir illet. Bu ikinci ciddi sorunumuzdu. Haftada bir kac kere hastanede tahliller yapildi. Degerler cok sukur kontrol altina alindi ve 28, 29, 30. Haftalar bitmisti. Artik kocaman olmustum. Ozellikle Sina'm, sen cok hareketliydin. Kim kipirti hissetmek istese senin oldugun yeri elletiyordum. Nil İpek'im sen genelde et ve tatli birseyler yedigimde hareketlenmeye baslardin, Tuna'm sen belki 1 kere tekme atmissindir. Hic sesin cikmadi senin bebegim.
Tarih, 15 aralik. Dedeniz bizi ziyarete geldiginde ne zaman geliyor torunlarim dedi. Bilmem belki size evlilik yildonumu hediyesi veririm dedim. 17 aralik evlilik yildonemleri. 
16 aralik; bugun yataktan kalkmakta biraz zorlanmistim. Zaman yaklasiyor galiba dedim. Her zaman ki gibi kasintidan gec uykuya dalmistim ki sabah saat 05:00 gibi aniden uyandim. Tuna'min suyu patlamisti. Anneme endise etmemesini kontrol icin doktora gidecegimizi soyledik. Hemen doktoru aradik. Dogum baslamisti bile. Bir yandan anneannenizi, teyzenizi ariyordum, babaniz da dogumun olacagi hastaneyi biraz zor da olsa ayarlamaya calisiyordu. Babanizla atladik arabaya hastaneye gittik. Beni hemen odaya alip giyinmem icin onluk verdiler. Babanizda imza isleriyle ugrasirken beni ameliyat icin almaya geldiler. Tek basima mi gidecektim! Onlarca dogum fotografi cekmistim. Ortamin genelde nasil oldugunu biliyordum. Birakin fotografi dogumada mi tek basina gidecektim. Umrumda degildi hic birsey. Siz bir an once saglikli dogunda. Alelacele dogumhaneye alindim. Gozlerimi actigimda ilk sorum "cocuklarim nasil" oldu. Cok sukur hepinizin iyi oldugunu ogrendim. 
Babaniz icin dunyanin en guzel dogum gunu, anneanne ve dedeniz icin de evlilik yildonumu hediyesi oldunuz. Benim icinse hayatin anlami.
15 gun hastanede kaldiniz. Gunde 5 dk gorusebildik. Size cok iyi baktilar. ilk olarak kizimizi verdiler bize yilbasi gecesi. Anne, baba, kizlari 2014'e hastane odasinda, ogullari da bir kac kat altta merhaba dediler yeni yila. Bundan guzel kutlama olabilir miydi. Once İpek'im, seninle donduk eve. Zorlu bir gece gecirdik. Ertesi gunde ogullarim siz geldiniz. 2'ser kiloluk henuz emme refleksleri gelismemis 3 minik kuzu ve dunyanin en mutlu insani ben.
İlk gulusunuz, ilk yemek yiyisiniz, ilk dis cikarmaniz, ilk emeklemeleriniz...
1 koca yil geldi gecti bile. Hayatimin "en"lerinin yasandigi bu yilin en guzel tarafi sizsiniz. Tum zorluklara ragmen herseye degersiniz. Bir an of demedim, sikayet etmedim. İlk hissettigim gunden sonsuza dek, sizsiz bir an dusunmedim, dusunmeyecegim. Tam zamaninda, tam olmasini istedigim sayida, tipte, cinstesiniz. İyi ki sizsiniz. İyi ki dogmussunuz, iyiki benim kuzularim olmussunuz. Sizi canimdan cok seviyorum.

Sevgiler,
Üçüz Annesi

2 Kasım 2014 Pazar

Bir Garip Grip

Üçüz bebeklerde sanirim en can sıkıcı sey biri hastalaninca hepsinin hastalanma ihtimalinin yuksek olmasi. Biri hastalaninca digerlerini istediginiz kadar korumaya calisin, istediginiz kadar kabi, kacagi, odayi ayirin bir yerden bulasiyor iste. Hadi 3 bebege bulasti, onlara bakacak kisilere yani bize de bulasinca felaket oluyor. Ve felaket malesef basimiza geldi. Babamiz haric ailece gribiz.
Nerden yakalandigimizi bilmedigimiz virus ilk Sina'yi buldu. İkinci yakalanan Tuna oldu. Her iki oglumda da birer gece ates, oksuruk, bogazda balgam, istahsizlik ve burun akintisi olunca üçünü de doktora goturduk. Malesef grip olduklarini ogrendik. Kizimiz o ana kadar iyiydi ama doktor O'na da bulasma ihtimalinin yuksek oldugunu soylemisti. Ertesi gun kizimiz da gripten nasibini almis bir sekilde ateslendi. Bebeklerin ardindan tabiki ben ve bana yardimci olan teyzeme de bu illet virus bulasti. Virusten nasibini almayan tek akilli ise asisini olan babamiz oldu.
Bugun itibariyle 1,5 haftadir griple mucadele ediyoruz. Bebekler cok sukur atlatmak uzere ama ben tabiri caizse nakavt oldum. 2 gundur halsizlik, bas, kemik agrisi had safhada. Mumkunse hic kalkmamak istiyorum yattigim yerden. 10 aydir 3 bebek beni yikamadi ama su grip mahvetti. Soguk alginligi bile luks bana grip git hayatimizdan lutfen!


Sevgiler,
Üçüz Annesi

11 Ekim 2014 Cumartesi

Kendi Kendine Yemek Denemesi 1 :)

Bir kaç aydır üçüzlerimiz yemek sofrasında kendileri yemek yemeye hevesliler. Kaşığı tutma. Elindekini ağzına götürüp yavaş yavaş yeme vs. Biz de artık onlara bu fırsatı vermeye gayret edeceğiz.

Bu gün kuzularımızın önüne kendileri yemeleri için tabakta minik minik kesilmiş meyveler koyduk.

Sonuç:
Tuna: Tabağın içine baktı baktı sonra kafasını çevirdi.
Nil İpek: Tabağı 1 sn içinde ters çevirdi. İçindeki herşeyi yerlere boşalttı.
Sina: En başarılı Sina oldu. Tek tek bir kaç tane meyve yiyebildi.

Bu günün hatıra fotoğrafı da böyle :)




Sevgiler,
Üçüz Annesi

10 Ekim 2014 Cuma

Sina'nın Hırıltısı

Sina'da doğduğu günden beri bir hırıltı vardı. Rutin kontrollerimizde çocuk hekimi çok önemli bir şey olmadığını, KBB'ye götünmek için henüz erken olduğunu ama bir kaç ay sonra götürebileceğimizi söylemişti. 9,5 aylık olunca Sina'yı Delta Hospital'daki KBB uzmanına götürdüm
Hastane yakın diye ve muayene kısa sürüyor diye emzik, su vs. almadan çıkmıştım. Sina huzursuzlaşınca oyalamak için su alıp, kapağı ile yavaş yavaş içirdim. Sonrasında uyuya kaldı. Muayene başladığında Sina hala uyuyordu. KBB doktoru monitörle izleyerek Sina'nın burun ve boğaz yollarının gelişimine baktı. Herhangi bir şey görmedi. Prematüre bebeklerde kıkırdak gelişimi geriden gelebildiği için böyle bir sorun olması normalmiş ve ileride kendi kendine geçecekmiş. Ciddi bir sıkıntı olmamasının mutluluğuyla evimize döndük:))

Sevgiler,
Üçüz Annesi

9 Ekim 2014 Perşembe

Kışa Merhaba Hastalıkları:((

9 ay boyunca kuzularım ilk aylarında geçirdiği rota virüsü dışında bir hastalığa yakalanmamıştı. Ama artık büyüyoruz ve daha çok ortama girip, daha fazla kalabalıkla, birbirimizle, havada, orada, burada asılı mikroplarla muhatap oluyoruz. Ve malesef ve normal olarak, her ne kadar önlem almaya çalışsak ta birbirimize bulaştırabiliyoruz.

Geçen hafta ben ve sonrasında üç bebeğim soğuk algınlığına yakalandık. Tam atlattık derken bir de başımıza ishal sorunu çıktı. Kuzularım 4-5 gün boyunca ishal ve halsizlik yaşadı. Daha öncede başımıza geldiği için yapılması gerekenleri yaptık ve iyileştiler çok şükür. Bu sefer de bayramdan sonra Nil İpek ateşlendi, 3 gün boyunca ateşi en fazla 38 dereceye çıktı. Başta diş çıkarıyor diye düşündüysek de, son gece 39,2 i gördüğümüzde doktora götürdük. Doktor boğaz kontrolünden sonra, 3 günlük ateşin bakteriyel bir enfeksiyondan dolayı olduğunu söyledi ve ilk antibiyotiği Nil İpek almış oldu. Antibiyotiği kullandığı andan itibaren hiç ateşlenmedi. Hastalığı boyunca kısılan sesi de yavaş yavaş geri geliyor:)

Bundan sonra kuzucuklarım hiç hastalanmasın inşallah:))

Sevgiler,
Üçüz Annesi

28 Eylül 2014 Pazar

Tuna'da Emekliyor Artık :)

Sina 3 hafta evel, Nil İpek 2 hafta evel emeklemeye başladı. Ne olduysa tatilde oldu. Kuzularımızla tatilimiz boyunca bire bir ve daha kaliteli vakit geçirebildik. Tatilde hepsinde inanılmaz değişimler oldu. Sosyalleşme, çevreyle ilgilenme, oturma eylemleri büyük ölçüde tatilde gelişti. İlk tatilimizden döndüğümüzde Sina aniden yürüme pozisyonunda adım senkronizasyonuna çalışmaya başlamıştı. Bir kaç gün içinde düzgün emeklemeye de başladı. Nil İpek hemen bir hafta geçmeden aniden emeklemeye başladı. Tuna ikinci tatilde ayak el senkronizasyonu çalışmaya başladıysa da bunu emekleme eylemine bir türlü dökemedi. Sonunda Tuna da bugün itibariyle emeklemeye başladı.

Sevgiler,
Üçüz Annesi

14 Eylül 2014 Pazar

5 kişi 5 Gecelik Tatil

Tatilimiz gelmiş galiba, bir yerlere gidesimiz var. Var da üçüzlerle tatile çıkmak tam bir organizasyon meselesi. Bizim bu organizasyonu 5 kişi gerçekleştirmemiz gerekiyor. 9 aylık kuzularımız yeme, içme yatma dışında bu organizasyonda başka bir rolü olmayacağı da aşikar. Herşeyi anne - baba olarak gerçekleştirmeliyiz.Tatil için kendimize bir ihtiyaç listesi hazırladık.

BEBEK TATİL GEREÇLERİ
BEBEK BAKIMGENELKIYAFET
bebek bezibattaniyeşapka
ıslak mendilbuzdolabı poşetiçıtçıtlı body
şampuanbebek arabasıt-şirt
nemlendiricioyuncakelbise
tarakresimli kitaplarçorap
tırnak makasınüfus cüzdanlarıpantolon, tayt, şort
vucut yağıözel sağlık sigortası kartlarıkalın üst yelek
alt açma örtüsüaşı kartlarıpijama
ayakkabı, terlik
SAĞLIKBESLENMEmayo
ateş düşürücü şurupbiberontoka, bant
alerji şurubusuluk
yara bandıkaşıkDENİZ GÜNEŞ
dijital termometremeyve püre rendesigüneş kremi
bepantenönlükhavlu
pişik kremimama tabağımayo bebek bezi
böcek kaçırıcıemzik ve emzik kutususimit, boyun simidi ve pompası
avent mama cihazı

Booking.com'dan otel arayışımızda, puanlarını çocuklu ailelere göre dizdiğimizde Otium Eco Plus otel çıktı karşımıza. Otel güzel fotoğraflar vermiş, çocuklu aileler de hep memnun olduklarını yazmışlar. Rezervasyonumuzu yaptırdık. Otel küçük çocuklar için fark almıyor. 3 bebek olduğunu öğrenince bize aile odası tahsis ettiler. Akşam 22:00 civarında yola çıktık ve 06:45 gibi otele vardık.
Henüz otel personeli otele giriş yapmadığından bizi resepsiyondaki uykulu görevli karşıladı. Oda henüz hazır olmadığı için bizi kahvaltı için restoranta yönlendirdiler. Ana restorantın içinde çocuklar için ayrı yemek alanı vardı. Burda bebeklerimiz için ihtiyacımız olan herşey mevcut olduğunu görünce çok sevindik. Yanımızda her ihtimale karşın götürdüğümüz çorba makinesine ihtiyacımız olmayacaktı. Kahvaltıdan sonra oteli gezerken bu sefer gerçekten bebek/çocuk dostu bir otel olduğuna emin olacağımız koca bir alan gördük. Burada bebek uyku odası, 0-3 yaş bebek oyun odası, 3-7 yaş çocuk oyun odası, bebek/çocuk yemekhane, çocuk havuzu, koca bir park vardı. Tatilimizin çoğu bu alanda geçti:)
Bebeklerimizi buradaki restorantta rahatça besleyebildik. Restorantta bebekler için sebze çorbası, sütlü irmik, kıymalı yemekler gibi çeşitli, sağlıklı yiyecekler oluyordu hergün.
Bu otelde yorulmadık. Yemek derdine, çocuklar için oyun alanı derdine hiç düşmedik. Yemeklerini yedirip, oyun alanına götürdük hergün bebeklerimizi.
Otelin nasıl olduğundan emin olmadığımız için 3 gece rezervasyon yapmıştık. Memnun kalınca uzatmak istedik ama 4 gün boyunca otel tam doluymuş. Yine bebek dostu bir otel aradık. Yakınlardaki Clup Hotel Turan Prince World tercihimiz oldu. Eski bir otel ama bakımlıydı ama Otium kadar bebekli ailelere göre değildi. Yemek seansları bu otelde bizi gerçekten yordu. Restorantta bebekler için özel bir alan vardı fakat orada ne sebze püresi, ne meyve püresi, ne sütlü vs yemekler yoktu. Çocuk alanında da sosisliler, patates kızartmaları vs vardı.

Bu otelin güzel yanı, 3 yaşından daha büyük çocuklar için her türlü aktivite alanı olmasıydı. Hatta kendi içinde lunaparkı dahi vardı. Herşeyin belli bir saati vardı. Personel sizi memnun etmek için elinden geleni yapıyor da diyemem. Türkiye bürokrasisi otelin işleyişi ile paralellikler içeriyordu. Bu otelde iki gece konaklayarak gece eve dönecektik. Otel bizi öyle yordu ki, ilk kez bir otelden gece değil, günün ortasında hatta öğlen yola çıkmaya karar verdik. Çocukların da huysuzlanacağını öngördüğümüz halde.

Dönüş yolunda Ali Tuna'mız ağlamaya başladı. Sonra diğer kuzular da huysuzlandı. Isparta'da yola ara verelim, çocuklar uyuduktan sonra yola devam ederiz dedik. Arabadan indik, bagajdan çocukların ayakkabılarını alırken anahtarı içerde unuttuk, kapılarda kitliydi. Akşam saat 18:30 civarıydı, hava çok soğuktu. İnternetten hemen bir kaportacı bulduk. Çok şükür hemen geldi açtı. Isparta'da da böyle bir macera yaşamış olduk.

Bu tatil Otium Otel'inden ibaret olsa harika geçti diyebilirdik ama genel olarak güzel geçti. Bir sürü video çektik. Çocuklarla birlikte verimli zaman geçirmiş olduk.

Bakalım bir sonraki tatilimize ne zaman çıkacağız: değil tatil, evden çıkmak bile üçüzlerle bu kadar yorucu iken :)

Tatilin son karesi...

Sevgiler,
Üçüz Annesi

9 Eylül 2014 Salı

Tuna'nın İlk Dişi Çıkıyor

Bu gün itibariyle Tunamatigin ilk disi patlamaya başladı. Gece babasıyla 4 e kadar kucakta oturur vaziyette sabahladılar. Hayırlı olsun :)


08112014 cumartesi Tuna' nın sağ üst dişi çıktı

Sevgiler,
Üçüz Annesi

26 Ağustos 2014 Salı

12032014- Yıkılmadım Ayaktayım

Günler, haftalar nasıl geçiyor, ne zaman sabah ne zaman akşam oluyor, bugün günlerden ne, ayın kaçı, hiç haberim yok! Günlerdir annemle, günde en fazla 3 saatlik uykuyla telaş,yorgunluk ve yoğunluk içindeyiz. Öyle ki kahvaltımızı en erken öğlen saat 12:00'de yapabiliyoruz, akşam yemeği ise geçiştirmek üzere bir şeyler atıştırabiliyoruz. Süt sağmaya, yemek yapmaya, dışarıda halledilmesi gereken hiç bir şeye vakit yok, kendime vakit ayırabilme lüksünden bahsetmiyorum bile. İlk günlerdeki gibi 3 saatte bir besleyelim aralarda uyusunlar da yok artık. Kuzular büyümeye ve hareketlenmeye başladıkça işler daha da zorlaşmaya başladı bizim için. Günün her saati elimizde biberon çok renkli bir hayatımız oldu artık:) Bir günümüzü özetleyecek olursak güne hangi zaman diliminden başlamalıyım onu da bilmiyorum....

26.08.14

...diye baslamış ama yazımı bitirememişim yoğunluktan. Aslında iki satırla anlatılacak günler değildi o yüzden çok detaya girmeden ilk ayların ekstra zor, yoğun, yorucu geçtiğini söyleyebilirim. Simdi 8 aylık olduk hem çok çabuk hem çok yavaş ama çok dolu gecen bir 8 ay. En zor günler gecti simdi de kendi içinde zor tabi ama ilk günleri düşününce idare edilebilir haldeyiz çok şükür. Bundan sonrası içinse, ben de bilmiyorum

10 Temmuz 2014 Perşembe

Mamalar, Kaşık Mamalarımız ve Beslenme

Tekrar Merhaba,
Artık yoğunluktan birşeyler paylaşamıyoruz ama edindiğimiz tecrübeleri de bir şekilde paylaşmak lazım. Üçüz bebek kaynakları oldukça kısıtlı.

Bebeklerimiz Medikal Park Göztepe Hastanesinde dünyaya geldi. Bu hastaneyi tercih etmemizin öncelikli bir kaç sebebi vardı: Yoğun Bakım ünitesinin büyüklüğü, altyapısı ve oranın başındaki Dr. Yeşim hanım. İkincisi hem sgk anlaşmalı bir hastaneydi hem de çok yeniydi.

Hastanede başta konuşulan bedel dışında yoğun bakımdan, orada yapılan tetkiklerden dolayı hiç bir fark bizden talep edilmedi.

Neyse Asıl konuya geçelim: Hastanede bebeklerimiz emme refleksi olmadan dünyala geldiler. 32. hafta önemli bir sınır, emme refleksinin yeni yeni gelişmeye başladığı günler oluyor. Bizimkiler 32+5 te doğdukları için bu anlamda bu süreç kısa sürdü. Bebekler ilk günlerden itibaren anne sütü veya Aptamil Prematil Toz mama
veriliyordu. Başlarda midelerine sondayla verirken 2. haftada bebekler emebilir hale geldiler. Bu bir yandan süper haberdi, diğer yandan uykusuzluğun yeni tanımıyla tanışmamız demekti. Bizde aynen bu şekilde vermemiz söylendi. 17 Aralıkta doğan bebeklerimizi Kızımızı 1 Ocak ve Oğullarımızı 3 Ocakta olmak üzere eve aldık. Erken doğum yapan annelerde süt, zamanında doğum yapan annelerden daha farklı içeriğe sahip oluyormuş. Bu yüzden o süreçte 40 haftalık doğum yapan arkadaşlardan yardım alınamıyor bilginiz olsun. Bebekler henüz hastanedeyken hastaneye sütü süt sağma makinesi ile sağarak, süt poşetlerinde taşıdık. Süt sağma makinesi olarak Lansinoh Çift Göğüs Elektrikli ve Pilli makinesini tercih ettik, çok memnun kaldık. Size de şidetle tavsiye ederiz. Çift göğüs olduğu için zamandan tasarruf yapmanızı sağlayacak. 3 saatte bir her bir göğsü teker teker sağacağınızı düşünürseniz bu özellikle bir üçüz annesi için çok değerli bir şey olduğunu anlamış olmalısınız.

Aptamil Prematili Bebekler 39-40 haftalık olana kadar kullandık. Her 3 saatte bir bebekleri besledik. Bebeklerin her beslemenin ortasında mutlaka gazını aldık, sonunda gazını aldık. Bebeklerin beslenmelerini bir
kenara kaydettik. Bebekleri beslemek için Başta Philips Avent biberonları kullandık ama hiç emmediler. Bir sürü biberonu ardarda denedikten sonra araştırmalarımız sonucunda Dr. Browns Cam biberonu bulduk. Bu bizim kurtarıcımız oldu. Hem bebeklerin emişi bu biberonda daha iyiydi, hem de oldukça az gaz sıkıntımız oldu. Bu ilk günlerde henüz çok iyi olmayan emme refleksleri yüzünden evdeki herkes zombi modunda dolaşıyordu. Bebekler öncelikle uyanmıyordu. Uyanmadıklarında asla emmiyorlardı. Uyandırmak için mutlaka soyup altını açıyorduk. Uyandırma başarılı ise beslemeye başlıyorduk. 3 saatte bir olan beslenme seansları her bebekte bazen bir buçuk saat sürebiliyordu. Beslenen bebek bir anda hepsini kusabiliyordu vs.Bazen nefessiz kalıyorlardı. Bebeklerin beslenmelerini kaydettiğimiz gibi dışkılamalarını da kaydettik düzenli olarak.

Beslenme sonrasında tüm biberonları sterilize ettik. Biberonları yıkarken Nuk emzik ve biberon detarjanını
kullandık. Bebedor'un biberon fırçasını kullandık. Weewell kurutuculu buharlı sterizatör gerçekten tavsiye edebileceğimiz bir ürün olarak ön plana çıktı. Önce buharda bir güzel sterilize ediyor, sonra kurutucu çalışıyor. 12+40 yani yaklaşık 50 dakikada biberonlarınız kuru bir şekilde elinizde oluyor. 6 biberonu çok rahatlıkla aynı anda sterilize ediyor. İçinden çıkarmadığınız müddetçe de steril kalıyorlar. Bu ürünü mutlaka edinmelisiniz. Ürünün kullanımı çok basit, içine bir miktar içme suyu koyuyorsunuz. Alt kata şişeleri, üst kata biberon uçlarını veya emzikleri koyuyorsunuz. Sonra tuşa basıp sterilizasyonu başlatıyorsunuz.

Bu ürün garanti kapsamında birkez bozuldu. Ürünü ücretsiz karşı ödemeli firmaya yolladık. Bir kaç gün sonra tamir edilmiş bir şekilde geri yolladılar.


39 haftalık olduklarında bir geçiş maması olan Aptamil PDF kullandık. Tam da biz bu mamayı kullanırken bağımsız bir labaratuvar PDF in içinde çinkoyu olması gerekenden fazla bulmuş. Toplatıldı. Firma evden mamaları aldı, yerine adetince Aptamil 1 getirdiler. Biz de bu şekilde 40. haftadan itibaren Aptamil 1 e başlamış olduk. Prematil'i en başından beri sevmeyen bebekler, özellikle Sina bu mamayı o kadar yadırgamadı. Daha az yoğun olduğu için sanırım. Aptamil 1 ilk 6 ay boyunca kullanılıyor. Piyasada 350-900 ve 1200g olan formları mevcut. Biz dışarısı için 350g, ev için bir defalık 900g aldık. Sonra bunları 1200g ekonomik boy alarak düzenli olarak doldurduk. 1200g içinden 4 poşet çıktığı için hijyen açısından sıkıntı yapmadan doldurmak mümkün olabiliyor. Her bir kaşık mamayı 30ml e tamamlayarak kullanılıyor. Bir bebek için bu basit olabilir. Ama üçüz olunca günde 8 kez, her bebeğe 4 der kaşıktan 12 kaşık koymak bazen pratik olmayabiliyor.

Size bu aşamada bebedor mama saklama kabını tavsiye ederim. Bu kaptan 2-3 tane alırsanız hem evde, hem de özellikle dışarda oldukça rahat edersiniz. İçinde 4 tane küçük alan bulunduruyor. Önceden bebeğinizin aldığı mama miktarına göre buraya mama tozlarını koyuyorsunuz. Sonra çevirip, kullanıyorsunuz.



Biberonları ısıtmak için biberon ısıtıcı almıştık ama pek pratik olmadı açıkçası. Tozu koy, steril suyu koy sonra sonra biberonu
ısıtmaya koy, 5-10 dakika zaman kaybı. En pratiği termos almak. Termos ama her hangi bir termosu alıp sakın bebeğinize kullanmayın. Bebeğinizin yediği içtiği tüm kaplarda, aletlerde fark ettiyseniz BPA FREE yazıyor. Yani bpa içermez yazıyor. BPA'nın bebeklere çok zararlı olduğu bir kaç yıl önce FDA tarafından dünyaya duyuruldu. Bebek aletlerinde, emziklerinde ve biberonlarında bu madde bulunmuyor artık. Fakat su ısıtıcısında veya termosunda, yemek kabında biz dikkat etmezsek bu madde olacaktır. Yazmıyorsa BPA vardır. Her plastiğin maddesine girer. Geri dönüşümü iyi diye kullanılır ama bebeklerde kullanılmamalı. Bu nedenle size THERMOS marka termos tavsiye ederim. Hem çok uzun süre ısıyı saklayabiliyor hem de bpa içermiyor. Türkiyede bu ürünü bulamadımız için biz Amazon'dan satın aldık. Kendisi 26 dolar, kargosu 25 dolar 51 dolara mal oldu. 2 litre olduğu için neredeyse tüm gün üçüzlerimize steril edilmiş ılık suyu bu termosta muhafaza ettik. Gayet memnun kaldık.

Mama kaynatılmış soğutulmuş su ile hazırlanmalı. Tabi kaynatma için kettle tercih etmek oldukça pratik olacaktır. Gene BPA maddesinden dolayı plastik tercih etmemenizi tavsiye ederim. Bizde Arzum Çelik Klasik Çaycı'dan bu süreçte faydalandık. Bu alet hızlı bir şekilde kaynatıyor, kaynattıktan sonra makine atıyor ve sadece ısıyı kaynarda tutmak için az bir enerji harcıyor. Pratik. Hem de nefis çay yapıyor.



Tabi bebekler 4 ayı geçtikten sonra bağışıklık sistemleri biraz güçlendikten sonra dışarıda 2 litrelik termos pratik olmadığı için daha küçüğünden de edinebilirsiniz. Biz bunun için bebe-due marka yarım litre termos aldık ama açıkçası ısıyı çok uzun süre (thermos marka gibi) çok sıcak tutamadığı için çok memnun kaldık diyemem. BPA içermediği için tercih ettik ama siz gene thermos marka küçük bir termosu amazondan tek seferde alabilirsiniz. Kargo hariç 75€ yu geçmeyen alış-verişleriniz (senede bir kişi 5 ile sınırlı) gümrüğe takılmadan size ulaşacaktır.


4. aydan itibaren doktorunuz yavaş yavaş meyveli tahıllı mamalara geçişimizi önerdi. Tahıllı mamalar özellikle gece verdiğinizde bebeği uzun süre tok tuttuğu için avantajlı. Bebeğin ve sizin hem uykunuz bölünmüyor. Hem de bebekler uyurken uzuyorlar. Gece tahıllı mama vermeyi ihmal etmeyin derim.






Gene bu aylarda yoğurt yapmaya başladık. Bizde Tefal'in büyük yoğurt aleti vardı. Sağolsun bebeklerin Sami Amcaları hediye almıştı. Bu ürün bebeklere yönelik bir alet olmadığı için kendi plastik kapları yerine BPA sorunsalı nedeniyle ya cam kaplarda ya da BPA içermeyen plastik kaplarda kullandık. Günlük ve cam şişede süt almaya gayret ettik. Yoğurtla ilgili küçük bir tavsiye: süt mutlaka oda sıcaklığına getirildikten sonra  tercihen en sevdiğiniz yoğurt ile mayalanmalı. Yoğurdu 2 gün kullandık.

Bir de sebze çorbası meselesi var. 2 kez çekilmiş kontrafile ile hazırladık. En fazla iki gün kullandık. Sebzeleri mümkün olduğunca günlük aldık.

Şimdilik beslenme konusu bu kadar...

Sevgiler,
Üçüz Babası

17 Haziran 2014 Salı

Yarım Yaşında Olduk Biz:)

Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı nasıl geçti anlamadan ve bugün tam 6 aylık oldu benim minik kuzularım. Sağlıkla doğmaları için gün sayarken, Allah'a şükür sağlıklı doğdular da yarım yaşında oldular bile. Ve bu 6 ay hayatımın belki en yorucu, en endişeli, en enteresan ama yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen  en mutlu 6 ayı oldu.
Geçen sene bu zamanlar varlıklarını öğrendiğimiz kuzularımız şu an odalarında mışıl mışıl uyurken, aylardır vakitsizlikten ve yoğunluktan fırsat bulup yazamayan ben bugün birşeyler karalamak istedim. Hamilelikte açtığım bu blogta kuzuların her anını yazmayı hedeflemiştim oysa ama planladığım gibi olmadı malesef. Yine de ara ara yazabilirsem bu bile güzel olur.
Bebeklere ilk 5 ay bebeklere annemle birlikte baktık. Gece gündüz demeden muhteşem bir performans ve sabırla çok destek oldu bana sağolsun. Annemin hakkını asla ödeyemem. Gerek hamileliğimde, gerek doğumumda ve sonrasında her anımda yanımda oldu. 3 bebekle geçen 6 aya rağmen hala huniyi takmadıysam bu annem sayesindedir ki 1 aydır bakıcıyla idare etmeye çalıştığım şu günlerde bunu çok daha iyi anlıyorum. Meğer ne çok şey benim hiç haberim olmadan halloluyormuş. Allah bin kere razı olsun annemden. Annemin yanısıra zor günlerimde yanımda olup bana destek olan herkese, özellikle de kız kardeşime, enişteme, zor beslenen Sina'mı bağrına basıp onu besleyip, şimdi de ağzından biberonun düşmemesine sebep olan teyzeme:) ve diğer herkese çok ama çook teşekkür ederim.
Bugüne kadar olan süreci özetleyecek olursam; ilk günler henüz emme refleksleri gelişmemiş bebeklerimizi beslemeye çalışmakla geçti. Bizler acemi, onlar prematüre olunca ilk günler çok kolay değildi. 3 saatte bir beslenmeleri -ki her bir besleme en az 2 saat sürüyordu-, bakımları, sürekli bibeberon temizlemesi, süt sağması, uykusuzluk, o sıra yaygın olan grip virüsüne karşı bebekleri korumaya çalışma derken 1 ay geçti. Rota virüsü yüzünden 2-3 günlük ishal durumları dışında çok şükür ciddi bir hastalık yaşamadık. Araştırarak aldığımız Dr. Brown markalı biberonlar sayesinde bir çok annenin kabusu olan gaz problemimiz de olmadı. Bebeklerimiz 2'şer kilo doğdukları için beslenmelerine çok özen gösterdik.  Her seans verdiğimiz mama miktarını, çiş-kaka durumlarını günlük bir çizelgede takip ettik. Kilolarını haftalık not aldık. Bebekler için eve her türlü teçhizatı aldık. Biberonlar ( abartmıyorum 20 tane biberon vardır evde), sterilizatör, mama ısıtıcı, buhar makinesi, termos (dışarıda mama yapmak için ılık yada sıcak su temininde çok işe yarıyor), bebek telsizi, çıngıraklar, dönenceler, süt pompası, emzikler (en çok Nubi markanın komik şekilli emziklerini sevdiler, hala da onsuz uyumuyorlar), koli koli mama, bez, ıslak mendil, pişik kremleri, şampuanlar aklıma gelmeyen daha bir çok şey.
Prematüre doğdukları için yoğun bakım uzmanı bazı kontrollerin yapılmasını istemişti. Normal doğum tarihlerinde, retina gelişimlerinin takibi için 2 kere o acı veren ROP ( Prematüre Retinotapisi) muayenesini yaptırdık. İşitme testi olan Bera testini ise randevu aldığımız hastanenin aleti bozuk olduğu için o an yaptıramadık sonra da öylece kaldı ama evde sık sık işitmelerini test ettik:) Kalça ultrasonlarını çektirdik ve çocuk nöroloğuna götürdük kuzuları. Çok şükür olası hiç bir sorunla karşılaşmadık. Aylık doktor kontrolleri de çok iyi geçti. Havaların düzelmeye başlamasıyla Mart ayından itibaren artık ufak ufak dışarı çıkmaya başladık. Önce sitemizin parkına sonra kalabalık olmayan alışveriş merkezlerine ve havalar iyice ısınınca sahile inmeye başladık. 3 bebekle evden çıkmak ise tam bir macera. Önce çanta hazırlığı (biberonlar, mamalar, termos, yedek çamaşır, bez, mendil), 3 bebeği giydirme, kendimiz giyinmeye çalışma, ana kucaklarıyla arabaya taşıma, gidilecek yere varınca bebek arabalarına transfer etme... Zor mu 3 bebekle dışarıya çıkmak, zor ama üşenmiyorsan, enerjinde varsa, 3 bebek bile olsa yerinde durmazsın bizim gibi. Haftanın 4-5 günü dışarı çıkmaya başladık. Gördüğümüz ilginin, meraklı bakışlarınsa haddi hesabı yok. Nisanın ilk pazarında da mevlüdümüzü okuttuk.
5. aydan itibaren bebişler kendi odalarında yatmaya başladılar. Artık anneannemiz de evine döndü malesef, yardımcımız Filiz hanım başladı. Kendisi Avustralya'da doğup-büyümüş, daha önce bebek bakıcılığı ve bebek hemşireliği yapmış 48 yaşında bir bayan. İlk günleri adaptasyonla geçtiği için O da ben de çok yoruluyoruz. Geçen ay başladığımız meyve püresine ilaveten bu aydan itibaren sebze püresi ve  yoğurda başladığımız için yemek seanslarımız daha yorucu bir hale gelmeye başladı. Kuzuların yeni tadlara alışmaya çalışması, 3 bebeği aynı anda beslemek, rutin işler derken gün nasıl geçiyor anlamıyoruz. Annemle idare ettiğimiz düzen bozulunca bu yeni düzene adapte olmaya çalışmak biraz zaman alacak gibi. Filiz hanımın da ilk üçüz deneyimi olduğu için zamanla oturacaktır düzeni kurmamız. Filiz hanımın bebeklerin bakımının yanı sıra onlarla ingilizce konuşup, oyunlar oynamak için vakit yaratmaya çalışması işin en güzel yanı.
Filiz hanım sabah 09:00'da geliyor akşam 19:00'da gidiyor. Gün içinde bebeklere birlikte bakıyoruz. Akşam gidince de babacıkla idare etmeye çalışıyoruz. Baktık bebişler isyanlarda hemen dışarı çıkıyoruz çünkü dışarıya çıktığımız anda uyuyorlar ta ki eve dönünceye kadar:) Bize de hem yürüyüş hem dinlenme oluyor.
Bu arada 12.06.2014 perşembe günü Sina'nın dişinin pırtladığını farkettim. O'na boşuna küçük adam demiyoruz biz. Dişini de sessiz sedasız çıkardı maşallah:)

Özetle 6 ay böyle geldi geçti. Bugün kuzularım yarım yaşına bastı:)) Bakalım bundan sonra bizi neler bekliyor. Bütün zorluklarına rağmen dünyanın en güzel 3 mucizesine sahip olduğumuz için çok mutluyuz. Uykularında bile defalarca gidip öptüğümüz, özlediğimiz 3 harika bebeğimiz olduğu için çok şanslıyız. Allah yavrularıma sağlıklı güzel günler versin inşallah.

Sevgiler,
Üçüz Annesi

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Sterilizasyon Mevzusu WeeWell Buharlı ve Kurutuculu Sterizatör.

Hastaneden çıkarken Dr Yeşim Hanım bizi hemen bir sterilizatör almamız hususunda uyarmıştı. Bunun ne kadar gerekli olduğunu anlamak uzun sürmedi. 3 saatte bir yaptığımız beslenme seanslarında her biberonu tek tek al, yıka. Kaynayan suda 10 dk steril et. Üç bebekten kalan olmayan zamanda bunları yapmak imkansızdı. Hemen bir sterilizatör almaya karar verdik.

Uzun süren bir araştırmadan sonra WeeWell Buharlı ve Kurutmalı Sterilizatöre (WSB 160) karar verdik.
Ürün 10dk da buharla sterilize ediyor. 40 dakika kadar sürede de kurutuyor. 50 dakika sonunda temiz ve kuru şekilde biberonları alabiliyorsunuz içinden. İçi epey büyük. 6 biberonu aynı anda kolaylıkla steril ediyor. LCD bilgilendirme ekranında ne kadar süre kaldığını görebiliyorsunuz.

Aynı markanın kurutması olmayan ürünü de mevcut. O 3 dakikada steril ediyor. Biberonlar ıslak ve çok sıcak çıkıyor ve iç hacmi yarı yarıya daha küçük. Ekonomi açısından o da tercih edilebilir.

Bu alet sonuç olarak gerçekten de hayatımızı kolaylaştırdı üçüz ve ikiz annelerine şiddetle tavsiye ederiz.

Sevgiler,
Üçüz Annesi

25 Ocak 2014 Cumartesi

Kuzularla Geçen Günler

17 Ocak'ta kuzularım tam 1 aylık oldular. Bugün itibariyle de 3 haftadır birlikteyiz. Zorlu geçen ilk günlerden sonra artık yavaş yavaş birbirimize alışmaya başladık diyebilirim. Daha doğrusu bu tempoya, uykusuz gecelere ve büyüdükçe artan huysuzluklarına alışmaya başladık. Normal doğum haftalarına yaklaştıkça hareketlilikte artmaya başladı. İlk günlerdeki sürekli uyku halleri kalmadı artık. Yemek saatlerini dakika şaşmıyorlar. Beslenmelerine yarım saat kala Tuna ve İpek çığlıklar koparırcasına ağlamaya başlıyor. Sina'mız biraz tembel ve iştahsız.
20 Ocak'ta 1.ay kontrolleri için doktora gittik. Taburcu oldukları zaman gittiğimiz çocuk doktoru (Prof.) yerine  arkadaşlarımızın önerdiği yine Medical Park'ta başka bir uzman doktora gittik. 3 bebeğimizle aynı anda ilk defa dışarı çıkmış olduk. Hastaneye Fatih, ben ve kayınvalidem gittik. Nasıl yapıcaz idare edebilir miyiz derken gerçekten zor olduğunu gördük. Kayınvalidem Sina'yı beslerken bizde diğer ikisini muayeneye götürdük. Tuna'm 3090 gr 49 cm olmuş. Her hangi bir problem görülmedi, mama dozajını 100 cc'ye kadar artırmamızı söyledi doktorumuz.  İpek'im 3260 gr 50,5 cm olmuş. Doktor biraz fazla kilo almış olduğunu söyledi o yüzden mama dozajını arttırmayacağız. Sina'mız da 2850 gr 49 cm olmuş. Diğerlerine göre az olsada kilo alımı gayet normalmiş. Biraz iştahsızlık varmış bu da çok normalmiş. Bebeklerim Hepatit aşılarını olduktan sonra diğerlerini de beslemeye başladık. Daha sonra oğlanların TSH'larına bakılması için kan verdik. Ve en iğrenç kontrol olan Rop muayenesi (Göz, retina kontrolü) 40 dakika boyunca bebeklerimin gözlerine damla damlatıp kontrole çıktık. Bebekleri sırayla aldılar. Daha önce yoğunbakımda diğer bebeklere bu kontrol yapılırken seslerini daha doğrusu çığlıklarını duymuştum. Çok sinir bozucu ve bebekler için acı verici bir muayeneydi. Çok şükür ki bir sorun görülmedi. 2 hafta sonra tekrar kontrol edilecek:( Neyseki hastane maceramızı kazasız belasız atlatmış olduk. İşitme kontrolü için Marmara Üniversitesi'nden randevu almamız gerekiyormui, en geç 3 ay içinde onu da yaptırmalıyız.
Bu hafta annem dinlenmek için eve döndü, kayınvalidem geldi. Hala bakıcı da bulamadık. Çok umutlu olduğum yabancı bir kadınla yatılı bakıcılık için görüşmemiz olmuştu ama kadından ses çıkmadı daha sonra. İnşallah en kısa zamanda şu bakıcı işini halledebiliriz.
Günler evde bebek beslemek, altlarını değiştirmek, süt sağmak, 2 günde bir banyo yaptırmak, sürekli ama sürekli çamaşır yıkamak, mümkün olan vakitlerde yemek yemek ama en çok ta bebeklerimizi doya doya sevmekle geçiyor. Tunacık ana kuzusu olma yolunda attığı önemli adımlarda başarılı olmak üzere. Yatağında yatmak yerine sürekli benim yanımda olmayı tercih ediyor. Öyle bir bakıyor öyle bir dudak büzüyor ki gelde dayan. Tabiki hemen kucağıma alıp sevmeye başlıyorum. Fatih her seferinde canım alıştırma 3 kucağın yok desede napayım dayanamıyorum. İpek'im tam bir prenses. Karnı acıkınca anında yemesi gerekiyor yoksa bir anda cadılaşabiliyor. Karnı doyuncada güzel güzel uyuyor. Sina kuşum mama yerken dünyanın en zor işini yapıyor sanki. O'na yemek yedirmek bir sanat. En kısası 1,5 saat süren beslenme seanslarında başarılı olurak ne mutlu bize. Döke saça yedirmeye çalışıyoruz işte.
3 bebekle hayat nasıl derseniz tek kelimeyle muhteşem. Bir tanesini eksik düşünemiyorum, sanki hep varlardı hayatımızda. Elbette üçüz bakımı zor ve bundan sonra çok daha zor olacak ama herşeye değiyor. Hele bir de bizi tam olarak görmeye, tanımaya, tepki vermeye başladılarmı tadından yenmez hale gelecek.
Bu arada bizim mama seansı başlamak üzere, odadan sesler gelmeye başladı ve yazım burada sonlanıyor:))

Sevgiler,
Üçüz Annesi

11 Ocak 2014 Cumartesi

Bebeklerimizle Evde İlk Haftamız Durum Değerlendirme:)

01.01.2014 Çarşamba günü Nil İpek, 03.01.2014 Cuma günü Tuna ve Sina evimize geldi. Nil ile geçen 2 gün bizim için inanılmazdı. 3 kişi bir bebekle başa çıkamayınca oğlanlar gelince ne yapacağız diye kara kara düşünmeye başladık. 2 gün sonra oğlanların da taburcu edileceği telefonu geldi. Önce Nil'i kontrole götürdük. 3 günde 110 gr almıştı, hiç fena değil. Doktorumuz herhangi bir sorun görmedi herşey yolunda gitmişti çok şükür. Nil'i eve bıraktıktan sonra oğullarımızı almak üzere hastaneye gittik.

Evet bizim için asıl macera Sina ve Tuna'da eve geldikten sonra başladı. 3 bebeği yatak odamıza koyduğumuz büyük park yatağına dizdik. Üçünü ilk kez yan yana görüyorduk, inanılmaz güzellerdi. Üçünün daha 2 hafta önce karnımda olması inanılır gibi değil.

Evde şimdilik 3 kişiyiz; annem, fatih ve ben. Yani kişi başına 1 bebek düşüyor. Tabi ki iş paylaşımı yapıp herkes kendine bir bebek seçti. Annem hemen prenses Nil İpek'i kaptı ben Tuna'yı aldım, Fatih te Sina'yı. Yapmamız gereken 3 saatte bir en az 45 cc olmak üzere bebekleri mama yada yettiği kadar sütle beslemek, her beslemede altlarını değiştirmek, gazlarını almak, gün aşırı yıkamak, arta kalan her vakitte dinlenmeye çalışmak. Yanlız bir sorun vardı, her bir besleme en az 1-1,5 saat sürüyordu hele Sina'nın hepten uzun sürüyordu çünkü emme refleksi diğerlerininki kadar gelişmemiş ve sanırım mamayı çok sevmiyor. 1,5 saat besleme yapıp bebekleri uyutunca diğer besleme saatine sadece 1,5 saat kalıyor ki hala yapacak o kadar çok iş olduğu için dinlenmenin imkanı yok. Sina ve Tuna'nın doktor kontrolleri de iyi geçti. Onlarda da herşey yolundaydı. 3 günde Sina 100 gr kadar tuna 160 gr kadar almıştı. Bu arada şu ara aşırı yaygın ve çok teklikeli olan H3N2 grip virüsünden dolayı doktorumuz ziyareti yasakladı. Bebekler çok minik oldukları için hemen virüsü kapabilirlermiş, vücutları dirençli olmadığı için iyileşmeleri çok zor olabilirmiş. Bu yüzden bir süre ziyaretçi almayacağımızı sevdiklerimize söyledik, onlarda anlayışılı oldular bu konuda sağolsunlar. Bizler de grip aşılamızı olduk.
Tuna ve İpek bir kaç gün içinde daha iyi beslenmeye başladılar, en fazla 1 saatte besleme işi bitiyordu. Tabi alt değiştirmesi, göz damlası ( Tuna'nın tek gözünde çapak oluşmuş), burun tıkanıklıklarının açılması (Sina ve Tuna'nın) derken yine 1,5 saat sürüyordu. Fatih Sina ile özel ilgileniyor. Çok yavaş besleniyor ve çok fazla hava yutuyor bu yüzden her 2-3 yudumda bir gazını almak gerekiyor. Sina'yı az az ve sık sık beslemeye karar verdik. İpek ve Tuna 3 saatte bir 60-70'er cc mama alabiliyor artık, Sina ise 2 saatte bir 45 cc kadar alıyor. Toplamda hepsi hemen hemen aynı miktarda beslenmiş oluyorlar.

Biz mi nasılız sanırım yavaş yavaş alışıyoruz duruma o kadar tatlılar ki zevkle geçiyor her anımız ama yorulmuyor muyuz hemde nasıl. Günler o kadar hızlı geçiyorki bir bakmışız mola vermeden akşam olmuş. Gelen aramalara dahi cevap veremiyorum.  Gece uykusuzluktan komik komik şeyler oluyor. Bazen üzerimde bir bebekle uykuya dalıyorum bazen beslediğim bebeğin hangisi olduğunu karıştırıyorum.

Bakıcı arayışım tam hız devam ediyor. Bakıcı adaylarıyla görüşüp konuştukça da ağzım açık kalıyor. Tabiki 3 bebek olduğu için tarifede ona göre olacak ama bari istedikleri ücrete göre diplomalı yada eğitim verebilecek kadar bilgili-deneyimli olsalar bari. Şartlar fena olmuş:) Valla boşuna okumuşuz, bakıcı olsaymışız diyorum. Neyse şimdiye kadarkiler içime sinmedi. Yatılı düşünmüyordum ama şimdi acaba olabilir mi diye düşünmeye başladım. Çevreme haber saldım inşallah şöyle genç, dinç, deneyimli, kültürlü biri çıkar.

Bu arada 3 bebek olduğu için herşey çok pratik olmalı bizim için. O yüzden işe yarar herşeyin makinasını alıyoruz yavaş yavaş. Sterilizatör, mama ısıtma makinası, tartılar, çeşit çeşit biberonlar ki bizimkiler Dr. Brown'un cam biberonunu beğendiler. Bu biberon yenidoğanlar için üretilmiş, hava yutmaya engel oluyor, reflü-kolik olmasını engelliyormuş. Mama olarak ta Aptamilin prematüre maması Prematil'i kullanıyoruz.

Gün içinde çay bile içmeye vakit bulamazken bugün mucize bir şekilde 1,5 saattir serbestim. evde annem, Fatih ve bebekler uyuyorken bende sıcağı sıcağına şu bir haftamızı özetleyeyim dedim.

Sonuç; Bebeklerimiz her biri o kadar güzeller ki bakmaya, koklamaya, öpmeye ( tabiki öpücem seyretmek için mi doğurdum:) ) doyamıyoruz. Yavaş yavaş kilo aldıkça değişmeye ve daha da güzelleşmeye başladılar.
Nil İpek şu an 2600 kg civarında, tam bir prenses.Anneannesi onu sahiplenmiş durumda, her gün düzenli olarak esneme ve gevşeme hareketleri yapıyorlar:)
Tuna şu an 2600 kg civarında. çok fena bir şey. Ağzını kuş kuş bir büzüşü, gözlerini kocaman kocaman açışı var ki ısırmamak mümkün değil.
Sina 2400 kg civarında, nazlı bebeğim. Babasının özel bakımında. Ten rengi açıldı kilo aldıkça daha da tatlılaştı.
Anneanneleriyle fırsat buldukça fotoğraflarını çekmeye çalışıyoruz.

Sevgiler,
Üçüz Annesi


8 Ocak 2014 Çarşamba

Bebeklerimizin Taburcu Oldu:)

Veee beklenen gün geldi. Nil hakkında bir kaç gündür artık biberonla beslenebiliyor deniyordu. Bu bize yakında teslim edileceğinin sinyalleriydi. Nil Doğumundan 14 gün sonra bize teslim edilecekti. Yoğun bakım doktorumuz Yeşim hanım 1 gün hastanede geçirirsek en azından biraz pratik kazanacağımızı söyledi. Biz de öyle yapalım dedik.

31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağladığı gece yani yılbaşı gecesi kızımızla birlikte hastanedeydik. Yanımızda dünyalar güzeli kızımız, bir kaç kat altta oğullarımızla birlikte hastanede de olsak bir aradaydık. Bundan güzel yılbaşı olabilir miydi?
Hastanede gecemiz genel olarak, 3 saatte bir süt sağmak, 3 saatte bir Nil İpek'i beslemek, alt değiştirmek ve banyo-masaj yapımı hakkında eğitim almakla geçti. Prematüre bebekler uykuya çok meyilli oldukları için besleme dışında bir sıkıntı görünmüyordu.Hatta kolaymış ya diye düşündük:)
Ama eve geldiğimiz andan itibaren gerçeklerle karşılaştık. Yanımızda hemşire yoktu artık tamamen bize kalmıştı işler. Yapmamız gereken şey; günde 8 kere yani 3 saatte bir Nil'i 45 cc mama (3 yemek kaşığı) yada anne sütü le beslemek. Yazarken ne kadar da kolay yazıyorum.  Evet emme, yutma refleksi gelişmişti kızımızın ama henüz çok yeni olduğu için her bir besleme 1-1,5 saat sürüyor. İlk gecemiz fena geçti. Azıcık mamayı yedirebilmek için 1,5-2 saat uğraşıyorduk sonra 2. besleme zamanı geliyordu. gazını almayı da beceremedik. İlk gece sanırım 3-4 posta kıyafet değiştirdik. Evde annem, Fatih ve ben vardık ve tek başına Nil'e yetemiyorduk. İkinci gece de aynı zorlukta geçince iyice korkmaya başladık. Daha 2 tane daha gelecekti eve. Hangi birine nasıl yetişecek, ne yapacaktık. 2 gece toplam 4 saat uyumadık. Cuma günü Nil İpek'in doktor kontrolü vardı, hastaneye gidecektik. Sabah gelen bir telefonla oğullarımızında aynı gün taburcu olacağını öğrendik. Hem çok sevindik hemde başımıza neler gelecek diye kara kara düşünmeye başladık. Sabah Nil'i kontrole götürdük. 2 günde 110 gr almış, hiç fena değil. Doktor herhangi bir sorun görmedi. Bu ara aşırı bir grip salgını olduğunu, prematüre bebeklerin bünyeleri çok hassas olduğu için hemen virüs kapabileceklerini o yüzden bir süre misafir kabul etmememizi, kendimizin de grip aşısı olmamız gerektiğini tembihledi. Ayrıca evde benim dışımda en az 3 kişinin olması gerektiğini, benim gündüz dinlenip akşam görevi devralmam gerektiğini belirtti.

Nil'i kontrolden sonra eve, anneme bıraktık. 2 ana kucağını daha kucaklayıp oğullarımızı almaya gittik. Oğullarımız yan yana aynı kuvzdelerdi. Hemşireler bize besleme ve emzirme denemesi yaptırdı. Sonra kıyafetlerini giydirip taburcu ettiler kuzularımızı.

Medical Park bebek yoğun bakım ünitesi başta doktor Yeşim Coşkun olmak üzere, işini severek yaptığı belli olan ilgili hemşireleri ve deneyimli kadrosuyla işini hakkıyla yapan bir ünite. Özellikle Yeşim hanım işine oldukça hakim, ilgili, harika bir insan. Bebeklerimize gerçekten çok iyi baktılar ve 2 hafta sonra bize teslim ettiler. Böylece bebeklerimiz 35. haftada taburcu oldular. Kiloları doğum kilolarının birazcık üzerindeydi artık bundan sonrası bizdeydi. Onlar'a çok iyi bakıp yaşıtlarını yakalamamız gerekiyor. Normal doğum haftalarına daha 5 hafta vardı. Bu yüzden çok sabırlı olmalı ve özel ilgi göstermemiz gerekiyor.

Kocamla birlikte ellerimizde birer ana kucağı, bebeklerimizle atladık arabaya evimize geldik.

Asıl macera şimdi başlıyor:))

Sevgiler,
Üçüz Annesi