11 Ocak 2014 Cumartesi

Bebeklerimizle Evde İlk Haftamız Durum Değerlendirme:)

01.01.2014 Çarşamba günü Nil İpek, 03.01.2014 Cuma günü Tuna ve Sina evimize geldi. Nil ile geçen 2 gün bizim için inanılmazdı. 3 kişi bir bebekle başa çıkamayınca oğlanlar gelince ne yapacağız diye kara kara düşünmeye başladık. 2 gün sonra oğlanların da taburcu edileceği telefonu geldi. Önce Nil'i kontrole götürdük. 3 günde 110 gr almıştı, hiç fena değil. Doktorumuz herhangi bir sorun görmedi herşey yolunda gitmişti çok şükür. Nil'i eve bıraktıktan sonra oğullarımızı almak üzere hastaneye gittik.

Evet bizim için asıl macera Sina ve Tuna'da eve geldikten sonra başladı. 3 bebeği yatak odamıza koyduğumuz büyük park yatağına dizdik. Üçünü ilk kez yan yana görüyorduk, inanılmaz güzellerdi. Üçünün daha 2 hafta önce karnımda olması inanılır gibi değil.

Evde şimdilik 3 kişiyiz; annem, fatih ve ben. Yani kişi başına 1 bebek düşüyor. Tabi ki iş paylaşımı yapıp herkes kendine bir bebek seçti. Annem hemen prenses Nil İpek'i kaptı ben Tuna'yı aldım, Fatih te Sina'yı. Yapmamız gereken 3 saatte bir en az 45 cc olmak üzere bebekleri mama yada yettiği kadar sütle beslemek, her beslemede altlarını değiştirmek, gazlarını almak, gün aşırı yıkamak, arta kalan her vakitte dinlenmeye çalışmak. Yanlız bir sorun vardı, her bir besleme en az 1-1,5 saat sürüyordu hele Sina'nın hepten uzun sürüyordu çünkü emme refleksi diğerlerininki kadar gelişmemiş ve sanırım mamayı çok sevmiyor. 1,5 saat besleme yapıp bebekleri uyutunca diğer besleme saatine sadece 1,5 saat kalıyor ki hala yapacak o kadar çok iş olduğu için dinlenmenin imkanı yok. Sina ve Tuna'nın doktor kontrolleri de iyi geçti. Onlarda da herşey yolundaydı. 3 günde Sina 100 gr kadar tuna 160 gr kadar almıştı. Bu arada şu ara aşırı yaygın ve çok teklikeli olan H3N2 grip virüsünden dolayı doktorumuz ziyareti yasakladı. Bebekler çok minik oldukları için hemen virüsü kapabilirlermiş, vücutları dirençli olmadığı için iyileşmeleri çok zor olabilirmiş. Bu yüzden bir süre ziyaretçi almayacağımızı sevdiklerimize söyledik, onlarda anlayışılı oldular bu konuda sağolsunlar. Bizler de grip aşılamızı olduk.
Tuna ve İpek bir kaç gün içinde daha iyi beslenmeye başladılar, en fazla 1 saatte besleme işi bitiyordu. Tabi alt değiştirmesi, göz damlası ( Tuna'nın tek gözünde çapak oluşmuş), burun tıkanıklıklarının açılması (Sina ve Tuna'nın) derken yine 1,5 saat sürüyordu. Fatih Sina ile özel ilgileniyor. Çok yavaş besleniyor ve çok fazla hava yutuyor bu yüzden her 2-3 yudumda bir gazını almak gerekiyor. Sina'yı az az ve sık sık beslemeye karar verdik. İpek ve Tuna 3 saatte bir 60-70'er cc mama alabiliyor artık, Sina ise 2 saatte bir 45 cc kadar alıyor. Toplamda hepsi hemen hemen aynı miktarda beslenmiş oluyorlar.

Biz mi nasılız sanırım yavaş yavaş alışıyoruz duruma o kadar tatlılar ki zevkle geçiyor her anımız ama yorulmuyor muyuz hemde nasıl. Günler o kadar hızlı geçiyorki bir bakmışız mola vermeden akşam olmuş. Gelen aramalara dahi cevap veremiyorum.  Gece uykusuzluktan komik komik şeyler oluyor. Bazen üzerimde bir bebekle uykuya dalıyorum bazen beslediğim bebeğin hangisi olduğunu karıştırıyorum.

Bakıcı arayışım tam hız devam ediyor. Bakıcı adaylarıyla görüşüp konuştukça da ağzım açık kalıyor. Tabiki 3 bebek olduğu için tarifede ona göre olacak ama bari istedikleri ücrete göre diplomalı yada eğitim verebilecek kadar bilgili-deneyimli olsalar bari. Şartlar fena olmuş:) Valla boşuna okumuşuz, bakıcı olsaymışız diyorum. Neyse şimdiye kadarkiler içime sinmedi. Yatılı düşünmüyordum ama şimdi acaba olabilir mi diye düşünmeye başladım. Çevreme haber saldım inşallah şöyle genç, dinç, deneyimli, kültürlü biri çıkar.

Bu arada 3 bebek olduğu için herşey çok pratik olmalı bizim için. O yüzden işe yarar herşeyin makinasını alıyoruz yavaş yavaş. Sterilizatör, mama ısıtma makinası, tartılar, çeşit çeşit biberonlar ki bizimkiler Dr. Brown'un cam biberonunu beğendiler. Bu biberon yenidoğanlar için üretilmiş, hava yutmaya engel oluyor, reflü-kolik olmasını engelliyormuş. Mama olarak ta Aptamilin prematüre maması Prematil'i kullanıyoruz.

Gün içinde çay bile içmeye vakit bulamazken bugün mucize bir şekilde 1,5 saattir serbestim. evde annem, Fatih ve bebekler uyuyorken bende sıcağı sıcağına şu bir haftamızı özetleyeyim dedim.

Sonuç; Bebeklerimiz her biri o kadar güzeller ki bakmaya, koklamaya, öpmeye ( tabiki öpücem seyretmek için mi doğurdum:) ) doyamıyoruz. Yavaş yavaş kilo aldıkça değişmeye ve daha da güzelleşmeye başladılar.
Nil İpek şu an 2600 kg civarında, tam bir prenses.Anneannesi onu sahiplenmiş durumda, her gün düzenli olarak esneme ve gevşeme hareketleri yapıyorlar:)
Tuna şu an 2600 kg civarında. çok fena bir şey. Ağzını kuş kuş bir büzüşü, gözlerini kocaman kocaman açışı var ki ısırmamak mümkün değil.
Sina 2400 kg civarında, nazlı bebeğim. Babasının özel bakımında. Ten rengi açıldı kilo aldıkça daha da tatlılaştı.
Anneanneleriyle fırsat buldukça fotoğraflarını çekmeye çalışıyoruz.

Sevgiler,
Üçüz Annesi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder